18 Temmuz 2011 Pazartesi

İnsanın kocasını öldürmese de mutlu olabileceğini öğrendi.


"Kira ile roman veren bir okuma odasına abone oldu. Öykülerdeki, gözlerinin önünden geçit yapan bütün kahramanlara aşık oldu. Bu ani okuma sevgisi, mizacı üzerinde derin bir etki yaptı. Kendisini nedensiz yere güldürüp ağlatan sinirli bir duyarlılık edindi. İçinde yer etmek üzere olan denge, bozuldu. Bir çeşit dalgın hayalciliğe kaptırdı kendini. Arada bir Camille'i düşündükçe irkiliyor, korku ve çekingenlikle dolu olduğu halde, Laurent'i yeni arzularla düşünüyordu. Böylece kendini kaygılarına yeniden kaptırdı. Bazen sevgilisiyle hemen evlenmek için bir çare arıyor; bazen kaçmayı, onu bir daha hiç görmemeyi düşünüyordu. Romanlar ona iffetlilikten, namustan söz ederek içgüdüleriyle iradesi arasına bir çeşit engel koydular sanki. Genç kadın Seine nehriyle boğuşmak isteyen ve gözü kapalı bir şekilde zinanın kucağına atılan gemalmaz hayvan olarak kaldı. Fakat iyiliğin, tatlılığın ne olduğunu kavradı. Olivier'in karısının yumuşak yüzünü ve ölgün tavrını anladı. İnsanın kocasını öldürmese de mutlu olabileceğini öğrendi. Bunun üzerine kendisini de artık iyice görememeye başladı, korkunç bir kararsızlık içinde yaşadı."

Émile Zola, Thérèse Raquin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder