18 Eylül 2011 Pazar

Reçelli ekmek.

"Karanlık bir gecenin geç vaktinde kalkıyorum. Herkes her geceki uykusunu uyuyor. Ev soğuk. Çok sessiz davranmaya özen gösteriyorum. Günlerdir biriktirdiğim ilaçları avuç avuç yutuyorum. Kusmamak için üzerine reçelli ekmek yiyorum. Genç bir kızım. Ölü gövdemin güzel görünmesi için gün boyu hazırlık yapıyorum. Sanki güzel bir ölü gövdeyle öç almak istediğim insanlar var. Karşı çıkmak istediğim evler, koltuklar, halılar, müzikler, öğretmenler var. Karşı çıkmak istediğim kurallar var. Bir haykırış! Küçük dünyanız sizin olsun. Bir haykırış! Sessizce yatağa dönüyorum. Ölümü ve yokluğu uzun süre düşünmeye zaman kalmıyor. Şimdi gözümün önündeki görüntüler renkli kırları andırıyor. Korkacaka bir şey yok. Kırlarda koşuyorum. Sanki bir deniz kentinde yaşamıyorum. Hep kırlar. Esintiyle birlikte eğilen otlar arasında bir başımayım. Birazdan ölüm beni alacak.

Kirli bir yastık kılıfı görerek uyanıyorum. P.K. harflerini okuyorum. Kafamda hemen "Psikiyatri Kliniği" çağrışımı uyanıyor.

- Kurtardılar beni!
düye düşünüyorum.
- Kurtarmasalardı.
Ağlamaya başlıyorum.
- Sen ne kadar düzenli bir kızsın,
diyor bir hasta.

Bedenime bakıyorum. Her yanım çürük içinde. Yanımdaki yatakta uzanmış genç kız hemen konuşuyor.

- Bak, buradan korkma. Bir süre kalırsın. Seni bırakmazlar. Burası hiç de kötü bir yer değil. Ben üniversite öğrencisiyim. Burada rahatım. İnsan buraya da alışıyor. Kliniği seviyor... Sen de kal da bak...

Sözlerini dinlemiyorum. Ama burada kalma düşüncesi korkunç bir olay. Beni çağırıyorlar. Uyanmamı mı bekliyorlardı?

- Gidiyorum,
diyorum hastalara.
- Gidemezsin ki! Buradan çıkılmaz! Gideceğini sanan delidir! diyorlar.
- Ama ben gidiyorum!
Hasta kadınlar koridorda, arkamda bir grup oluşturuyor.
-Çıkacağını sanıyor!
diye bağrışıyorlar.

Gerçekten de çıkarılıyorum.
Uyuduğum iki buçuk günün hiçbir anını anımsamıyorm.
Evin holündeyiz. Günk de geliyor. Babam ikimize incir sunuyor:
- Bu kadar güzel yemişler varken, insan ölmeyi nasıl düşünür?
diyor.
(Sözlerindeki gerçekliği bugün bile anlayıp anlamadığımı bilemiyorum.)
İntihat düşüncesi peşimi bırakıyor. Çoğunluk gibi doğal ölümüm bekleyeceğim."


Tezer Özlü, Çocukluğun Soğuk Geceleri.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder